ÇARESİZ DEĞİLSİN
- Cem Falay
- 14 Oca 2019
- 2 dakikada okunur
Öğrenilmiş çaresizlik, isminden yola çıktığımda anlamlılığı ve anlamsızlığı içinde birlikte barındıran bir psikolojik terim gibi gelmiştir bana. Bu konuyu en kısa anlatan anekdot da filler örneği ile anlatıla gelmiştir. Hindistan’da fil yetiştiricileri küçük yaştaki filleri ayağından zincirleyerek bir kazığa bağlarlar ve fillerin eğitimi bu ikili –zincir ve kazık- vasıtasıyla tamamlanır. Tabi farklı materyaller de kullanmıyor değiller. Fakat filler için “henüz küçüklüklerinden başlayan zincire bağlı olma hali” yaşamlarında kendi özgürlüklerini ve iradelerini ele almalarındaki en büyük direnç haline gelmektedir. Henüz küçük bir fil iken zihnine kazınan “ hiç bir zaman bu zinciri kıramayacağı” öğretisi, artık büyüyüp devasa irilikte ve karşı konulmaz kuvvette bir fil haline geldiğinde de, ufak bir hareketle kıracağı zinciri, hiç kıramayacağı inancını sürdürmesini sağlar ve fil zincirini kırmayı artık hiç düşünmez dahi…
Peki bizler yaşamlarımızdaki “değişmeyen, zorlayan” taraflara baktığımızda, bize hiç kırılamayacakmış gibi görünen ve bu nedenle de hiç kırmaya çalışmadığımız zincirlerimizi acaba fark edebiliyor muyuz? Ya da farkındaysak, bu farkındalık; değişimi, değişmek için eyleme geçme isteğini sağlıyor mu? Değişimi nasıl ve hangi yollarla kalıcı şekilde sağlayacağımızı biliyor muyuz?
Koçluk seanslarından/pratiklerinden/çalışmalarından edindiğim en büyük deneyimlerden bir tanesi de şu ki; Farkındalığımızı, alışageldiğimiz atalete kurban ederek, değişime değil, her zamanki rutinimize devam ediyorsak, çözümü hayata geçirmek mümkün olmuyor maalesef. “Farkındayım ama yapamıyorum”, “ şuan bununla uğraşacak zamanım yok”, “amaannn, böyle gelmiş böyle gider”… Tanıdık cümleler değil mi?
Farkındalık çok önemli ve ilk adımı atmanın olmazsa olmaz faktörü… Fakat “farkında olmak”; farkındalığın gerektirdiği değişimi, dönüşümü, gelişimi, genişlemeyi ve nihayetinde daha mutluı olmayı, daha öz güvenli olmayı, daha KENDİN olmayı sağlamamışsa, MUTSUZLUK dahi getirir.
Akşam ne yiyeceğinden, yarın ne giyeceğinden, hafta sonu ne yapacağından başka bir kaygısı olmayan, okumayan, üretmeyen, sorgulamayan, düşünmeyen, insanı ele alalım. Mutsuz diyemeyiz değil mi? Ama hiçbir şeyin farkında olmadığı da kesin J
Fakat düşünen ve sorgulayan, bunun getirisi olarak da Farkında olan insan; herşeyden önce hayatında bir şeylerin istediği gibi gitmediğini, engellendiğini, bir şeyleri kaçırdığını, yani aslında belli noktalarda MUTSUZ OLDUĞUNU fark etmiştir ve bu olumsuzlukları değiştirmediği zaman farkına vardığı mutsuzluğu daha da büyümektedir. Fakat aslında farkındalığını ve değişimi hayata geçirmediği için mutsuzluğunun arttığının farkında değildir henüz… Ya da hala ilk adımı atmayı erteliyordur bir sebepten…
Ne var ki; hayat, aşılamayacakmış gibi, çözümsüz gibi, baş edilmez gibi görünen sorunlar kutusunu önlerine koyduğunda, farkındalığın yarattığı ve içinde bir kere uyanan değişim isteği, mutlaka hayata geçmelidir artık. Peki nasıl? Nasıl bir yöntem ve süreç izlemeliyiz? Motivasyonumuzu nasıl sağlamalıyız?
İşte asıl mesele, gerçek serüven burada başlıyor: NİYET.
Evet, bir sorunun hayatınızda yarattığı engeli, mutsuzluğu, başarısızlığı vs. ortadan kaldırmanın ilk yöntemi, Niyet etmektir. Niyet, sizi odağınıza yaklaştıran en büyük yardımcı aracınızdır ve ona ne kadar sıkı sarılırsanız hedefinizle aranızdaki mesafe de o kadar kısalır.
İkincisi ise; İçinizdeki değişim gücünü keşfetmektir. Geçmişte çok önemli görmeseniz de, hayatın olağan akışı içinde sıradan gibi görünen değişimleriniz olmuştur. Değişimi arzuladığımız ve ve bir şekilde değiştirmeyi başardığınız… Neydi o? Nasıl başarmıştın? Ne yapmış, ne düşünmüştün?
O güç senin içinde mevcut, sadece hayatın yükleri, ayağının bağlı olduğu ve kıramayacağını sandığın zincirlerin bu gücünü unutturdu, yada belki güvenini kırdı… Sebep ne olursa olsun, o güç içinde bir yerlerde duruyor ve nereye, içindeki hangi sandığa saklandığını da aslında sadece sen biliyorsun. Hadi çıkart o gücü dışarıya ve bir daha bak aynadaki “başarma gücünü, niyetini ve aşkını içinde yaratmış” insana.
Comments